Haptik Teknoloji ile Sanal Dünyaya Gerçek Dokunuşlar…

Haptik teknoloji, Türkçe karşılığı ile dokunmatik teknoloji aslında hiç yabancı olmadığımız bir teknoloji. Akıllı telefonlarımız, tabletlerimiz hepsi dokunmatik ekranlardan oluşuyor. Bankalardan tutun pek çok kamu kurumunda dokunmatik numaratörlerden işlem yapıyoruz. . İlk olarak 1965 yılında İngiltere’de E.A. Johnson tarafından icat edilen dokunmatik ekranlar, artık hayatımızın birer parçası.

Bir cam ekran üzerine dokunuyoruz dokunmasına, peki ya hissetmek? Yani, dokunduğumuz ekrandan nesneleri ve objeleri hissedebilmek. Bir çiçek resmine tıkladığınızda dokusunu parmak uçlarınızda hissedebilmek… Yakın gelecekte haptik teknoloji ile çiçeği elinizdeymiş gibi hissetmek mümkün olacak.

Haptik Teknoloji ile Dokunmayı Bir Adım Öteye Taşımak

5 duyumuz içerisinde dokunma duyusu nesnelerle aramızda bağ kurmamızı sağlayan en önemli duyu organı. Parmak uçlarımızdaki sinirler sayesinde dokunabildiğimiz her şey hakkında bir fikir sahibi olabiliyoruz. Öğrenme sürecinde bilginin beynimizde kalıcı olması üzerinde etkisi çok büyük. Görmek ya da duymak bizi tam olarak ikna etmez. Dokunma duyusu beyini aktifleştiren en önemli duyulardan biridir. Detayları keşfetmemizi sağlar.

Bu sebeple haptik teknoloji tıp alanında simülasyon ameliyat eğitimlerinde çok hızlı sonuçlar veriyor. Görme engelliler için de haptik teknoloji gelecekte harikalar yaratacak gibi gözüküyor. Günümüzde sanayiden eğitime, tıptan uzay araştırmalarına kadar pek çok sektörde kullanılan ve alınan olumlu sonuçlar sebebiyle hız kesmeden geliştirilmeye devam eden haptik teknoloji, bizim hayatlarımıza nasıl dahil olacak?

Haptik Teknoloji Bizim Hayatlarımıza Nasıl Dahil Olacak?

Aslında cep telefonlarımızdaki titreşim, bu hissedilebirlik mevzusuna verilebilecek en basit örneklerden biri. Özellikle bilgisayar oyunlarında bu konuda oldukça iddialı gelişmeler var. Sanal gerçeklik içerisinde oynadığımız bir strateji-savaş oyununda atılan bir bombanın etkilerini titreşimle hissedebilmek gibi.

Aynı şekilde dokunmak ve hissetmenin, alışveriş üzerinde de olumlu etkilerinin olması haptik teknolojinin hayatlarımıza dahil olma serüveninin en temel sebeplerinden birini oluşturuyor.

Pek çok sergide, ya da kırılabilecek eşyaların satıldığı yerlerde uyarı yazıları görürüz. Lütfen dokunmayın diye 🙂 Düşünün ki sebze ya da meyve alacaksınız. Önce görüntüsüne baksak da mutlaka dokunmak isteriz. Misal domates alacaksam yumuşamamış olması önemlidir. Ama bunu dokunmadan anlayamam. Ya da etiketinde pamuklu yazan bir gömleği ancak dokunarak kontrol edebilirim. Kaliteli olduğuna karar vermemde ikna olabilmem için dokunarak test etmem gerekir. Tam da bu sebeple telefonlarımız, tabletlerimiz için haptik teknoloji cam ekrandan ötesine dokunabileceğimiz formüller üzerinde çalışıyor.

Haptik Teknoloji İle Neler Yapabileceğiz?

• Sanal market alışverişlerinde, gerçekten reyondaymışçasına alış veriş yapmak. Bir elmayı dokunarak seçerek almak. Alacağınız ekmeğin tazeliğini kontrol etmek.

• Eviniz için alacağınız perdenin, halının ya da herhangi bir mobilyanın dokusunu hissedebilmek.

• Ya da izlediğiniz bir belgeselde görsel olarak o dünyanın içinde olmanın ötesine geçmek.

• İnternet üzerinden satın alacağınız bir gömleğin, tişörtün kısacası herhangi bir giysinin kumaş dokusunu ve kalitesini dokunmatik ekran üzerinden parmak uçlarınızda algılamak.

• Bunaldığınız bir anda, kendinizi deniz kenarına atmak istediniz ama gidemiyorsunuz. Telefon ekranınızdan güzel bir sahil manzarasına bağlanıp, sıcak kumları elinizde hissetmek. Dalga sesleri ve görüntünün yanında suyun içine elinizi daldırmak.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Henüz çalışma aşamasında olan haptik teknoloji ile dokunsal geri bildirimler, çok da uzak olmayan bir gelecekte hayatlarımıza dahil olacak gibi görünüyor. Digital dünya giderek daha gerçekçi bir hal alıyor.